9 Şubat 2017 Perşembe

Balikasiran Toplulugu

Topluluk olarak kendimizi tanimlarken kaybolmamak icin oncelikle yaklasimimizi ana hatlari ile bir cerceve olarak ortaya koyalim, ve ardindan bu cercevenin elemanlarina daha detayli bakalim:

Ortak bir HAYAL etrafinda biraraya gelen bir grup insan, bizi bu hayale yaklastiracak bazi HEDEFLER belirledik. Bu hedeflere varabilmek icin cesitli KONULARda teorik bilgi edinmege ve pratik deneysel uygulamalar yapmaya karar verdik.

Amacimiz, bu deneysel calismalarin sonuclarini KOOPERATIF ve benzeri yapilarla gercek hayat uygulamalari haline getirebilmek veya belediye, STKlar ve diger potansiyel uygulayicilara katki saglayabilmek.


HAYAL

Datca Bozburun'u bir Aheste Yasam Bolgesine donusturmek. Boylesi bir yasam bolgesinde 
  • doga ile uyumlu, yarimadanin ekosistemini onaran, bioesitliligi artiran, 
  • kaynaklari tuketmeyen, dogayi kirletmeyen
  • temel ihtiyaclarini saglikli ve dogal bir sekilde yerel kaynaklardan saglayabilen
  • saglam bir sosyal dokuya sahip
yerleskeler yaratilmasina katki saglamak.

HEDEFLER

Bu hayale bizi yakinlastiracagini dusundugumuz bazi hedefler belirledik:
  • Yorenin ikimsel kosullarina uygun dogal tarimsal uretimin yayginlastirilmasi ve bu urune olan talebin gelistirilmesi.
  • Uretici ve tuketici arasinda saglam ve kalici iliskiler olusturulmasi
  • Bolgede yasayan insanlara yeni alternatif gecim kaynaklari onerilmesi
  • Tarimdan enerjiye, bina yapimindan su kullanimina, yasamin her alaninda, geleneksel bilginin kesfedilmesi ve modern teknoloji ile geleneksel bilgeligi birlestiren uygun sureclerin tasarlanmasi
  • Yereldeki tum dogal paydaslarla (belediye, STK'lar, ...) yakin bir calisma arkadasligi
  • Tum yarimadanin planlamasi ile ilgili genis olarak paylasilan bir vizyon olusturulmasi
  • Senlikler, festivaller, vs. gibi topluluk uyelerinin bir araya gelip kaynasip eglenebilecegi vesilelerin ve bunlara uygun mekanlarin yaratilmasi
  • ...

KONULAR

Hedeflerimize ulasabilmek icin hem bilimsel hem de geleneksel bilgimizi artirmamiz gerekiyor. Bazi basliklar belirledik ve zaman zaman calisma gruplari sekilnde zaman zaman da daha gevsek yapilarla bu konular uzerinde arastirma yapmaya basladik
  • Bolge planlama (1/25000 planlari, SIT alani degisiklikleri, ...)
  • Tarim (urunler, surecler, tohum, havza analizleri, tibbi ve aromatik bitkiler, aricilik...)
  • Su (hidrojeoloji, kapasite, su tutma, tuketimi azaltma, temizleme/aritma, ...)
  • Enerji (tuketimi azaltici stratejiler, yenilenebilir kaynaklar, ...)
  • Balikcilik
  • Turizm (doga ile uyumlu turizm statejileri)
  • Atik Yonetimi (cesitli seviyelerde kompost surecleri)
  • Ekolojik mimari (pasif solar mimari, dogal malzemeler, su ve enerji tuketiminin azaltilmasi)

UYGULAMA / UYGULAYICILAR

Edinilen bilgilerin, tasarlanan sureclerin vakit gecirilmeden uygulanmaya baslamasi cok onemli. Bu asamada Balikasiran toplulugu bazen belediye gibi asil uygulayicilara destek olacak, kimi zaman da kooperatif gibi cesitli olusumlara onayak olarak ya da mevcut STK, dernek, firma gibi olusumlara destek olarak tasarlanan sureclerin hayata gecirilmesine katki saglayacak.
Kiminin tohumu atilmis, kimi dusunce asamasinda (???) cesitli olusumlar:
  • MUCEP (Mugla Cevre Platformu) (Balikasiran'in katilimcisi oldugu genis bir platform)
  • Balikasiran Tuketici Dayanisma Grubu ---> Balikasiran Tuketici Kooperatifi ???
  • Tibbi ve Aromatik Bitkiler Projesi ---> TAB Kooperatifi ???
  • CARIK (Cevre ve Ari Koruma Dernegi) (Aslinda Balikasiran'dan eski ve Balikasiran kurucularindan ancak cok onemli bir parcasi)
  • Su.Enerji/Mimari/Insaat/Atik yonetimi konularinda danismalik yapacak bir yapi (???)
  • Ciftci/Uretici Kooperatifi ???
  • Datca Belediyesi Kompost projesi (henuz baslama asamasinda)
  • Ekoturizm kooperatifi ???
  • Balikcilik kooperatifi ile ortak calismalar ???????
Uygulayicilari konu calisma gruplarindan ayiran en temel fark, uygulama ile birlikte olusumlarin ticari isletme kimligine biraz daha yaklasmalari. Calisma gruplari gonulluluk esasinda, daha cok teorik calisma ve deneysel pratik calismalar yaparken uygulayicilar halkla iliskiler, pazarlama, satis, stok, muhasebe gibi isletme fonksiyonlarini ustlenmek durumunda kalabilirler. Bu da daha duzenli isgucu ihtiyacini ortaya cikaracaktir.

BALIKASIRAN YAKLASIMI ORNEGI - TARIMSAL URETIM

Hayalden hedefe, oradan da teorik ve pratik calismalar yapip uygulamaya gecme konusunda guzel bir ornek bugune kadar yaptigimiz tarimsal calismalar. 
"Yorenin ikimsel kosullarina uygun dogal tarimsal uretimin yayginlastirilmasi ve bu urune olan talebin gelistirilmesi" hedefine yonelik olarak Tarim altgrubunu kurduk Bu grup tarim konusunda hem teorik, hem pratik calismalar yapmaya basladi. Bunlardan bazilari:
  • Yarimadada geleneksel olarak yetistirilen urunlerin, uretim sureclerinin, tuketim bicimlerinin belirlenmesi
  • Diger dogal uretim sureclerini de kullanarak yoreye uygun uretim sureclerinin belirlenmesi
  • Surdurulebilir dogal uretime uygun urun cesitlerinin belirlenmesi, tohumlarin bulunmasi, uretilmesi
  • Yarimadaya komsu urun cesitliligini artiracak uretim havzalarinin taninmasi, iliskilerin gelistirilmesi
  • Ciftcilerle kalici yakin iliskilerin kurulmasi
  • Kizlan'daki deneme uretim alaninda teorik bilgilerin pratige aktarilmasi
Tarim grubunun bu calismalarini uygulamaya gecirmek icin ise Tuketici Dayanisma Grubu kuruldu. Bu grubun bazi sorumluluklari:
  • Tuketicileri biraraya getirmek
  • Ureticileri belirlemek
  • Dayanisma grubunun isleyis mekanizmalarini belirlemek
  • Siparis ve urun dagitimini saglamak
  • Gerekli durumlarda stok tutmak
  • Alisverisin muhasebesini takip etmek
  • ....
Halihazirda gonullu emegi ile faaliyetini surduren Tuketici Dayanisma Grubu zaman icinde bir Tuketici Kooperatifine donusebilir.

8 Şubat 2017 Çarşamba

Balikasiran Grubu Toplanti Notlari

Faruk Sahin

Geçtiğimiz Salı akşamı Bostan’da yaptığımız toplantıda, her ne kadar çok geniş bir katılım sağlayamamış olsak da, daha önce duyurduğumuz şekliyle Balıkaşıran Grubunun geleceğini yönlendirecek önemli konularda değerlendirmeler yaptık ve bir takım öneri kararlar ürettik.
Aşağıda bu kararları ve durumu özetlemeye çalışan biraz uzun bir yazı var. Uzun bir yazı olduğu konusundaki önden uyarımız, aynı derecede önemli olduğunun altını çizmek için.
Kısa zamanda bu kararlar doğrultusunda harekete geçmek ve Balıkaşıran Grubunun yapısını güncel duruma göre dönüştürmek istiyoruz. Dolayısıyla bu önerileri grubun genel değerlendirmesine sunmak üzere maddeler halinde yazalım ve facebook grubunda paylaşalım dedik. Önümüzdeki 1 hafta içinde, buraya yazılacak yorumlarda, tekrar toplanıp da değerlendirme yapmayı gerektirecek önemli bir itiraz noktası oluşmazsa, alınan kararları sizin ekleyeceğiniz işleyiş önerileriyle hayata geçirmek istiyoruz. Olur da önemli itiraz noktaları çıkarsa, bir sonraki hafta Salı günü yine bu konuyu gündem haline getirip, itiraz edenlerin de değerlendirmeye katılacağı şekilde son haline getirmeye çalışacağız.
Bu kararların ifade edilişinde eksik kalan ya da yanlış hatırlanan bir şey olup olmadığına dair öncelikle toplantıya katılan arkadaşlarımızın yorumları önemli olacak, özellikle onların geç kalmadan okuyup, varsa düzeltmelerini iletmeleri çok iyi olur.
Aşağıda pek çok ‘cek’li ‘cak’lı, emirli kipli cümle var, bu durum lütfen yanlış anlaşılmasın. Bu metin tamamen taslak ve öneridir, her türlü katkıya açıktır. Cümleleri daha özenli ve yumuşak bir dille kurmaya çalışmak daha çok zaman ve alan gerektirdiği için, bu durum çok dikkate alınmadan en kolay ifade eden haliyle yazıldı öneri metin. Metinde kullanılan dilin duyarlılıkları son halinde dikkate alacağımız bir konu, daha insani ifadelere sahip bir ilkeler bütünü haline getirebileceğimizden kuşkumuz yok 
Katkı, öneri ve eleştirilerinizi bekleyen öneri kararlar şu şekilde;
1. Balıkaşıran Facebook grubu ‘gizli’den ‘kapalı’ hale geçecek ve katılım için tek ön koşul, grubun ilgi alanı olan konular dışında yanlış bir katılımın söz konusu olup olmadığını anlamaya çalışmak olacak (reklam, tanıtım, isme bakıp balıkçılık grubu sanmak vb.)
Artık geniş katılıma açık olacak bu grupta, datça’da su kullanımından, toprak niteliğine, tıbbi ve aromatik bitkilerden, arıcılığa, permakültür uygulamalarından, yenilenebilir enerji üretim yöntemlerine kadar bir çok alanda ve henüz aklımızda olmayan pek çok konuda, geniş bir bilgilenme ve tartışma alanı oluşturulmaya çalışılacak.
Şu ana kadar Balıkaşıran grubu içinde oluşmuş tarım imece grubu, tüketici dayanışma grubu, tıbbi ve aromatik bitkiler projesi, kompost projesi gibi konularda geniş grupla bilgi alışverişi yapılacak.
Bu grubun temel ortak noktası, Balıkaşıran Aheste Yaşam Bölgesi hayalini anlamaya, kurgulamaya ve anlatmaya çalışmak olacak ve umuyoruz ki buradan pek çok başka çalışma grubu / proje zaman içinde çıkacak ve ayrışacak.
İlgilenen ve görev almak isteyen en az 3, mümkünse daha fazla arkadaşımıza grubun moderatörlük yetkisi verilip, etkinlik duyuruları, yeni katılımlar vb. konularda işleyişi düzenlemesi istenecek. Moderatör olarak görev almak isteyen arkadaşlar lütfen yorumlar kısmında isteklerini belirtsinler ki, işleyişin teknik taraflarını düzenleyecek ilk toplantıda onlar da olsun. Grupta bu tür tüm görevler dönemsel olarak üstlenilip - devredilecek şekilde planlanmaya çalışılacak.
2. Şu ana kadar adına ‘topluluk destekli tarım’ grubu dediğimiz parçayı, yukarıdan tarif ettiğimiz gruptan ayırıp, adına ‘Balıkaşıran Tüketici Dayanışma Grubu’ diyerek yeni bir facebook sayfası oluşturacağız. Bu facebook sayfasına katılım, tüketici dayanışma grubunun işleyiş koşullarını ve ilkelerini kabul edenlere açık olacak.
İlkeler konusu için önemli bir örnek olan TEKEI ilkelerini ayrı bir iletide paylaşacağız bu yazı ardından ve benzer bir ilkeler bütününe bu grup üyeleri birlikte karar verecek.
İşleyiş koşullarının birincisi, tespit edilecek bu ilkelere uygun bir tüketim dayanışmasını kabul etmek olacak. Söz gelimi, ‘yerel’ tarifini oluşturacak bir mesafe dışından alışveriş yapmamak, yerelde olmayan ürünler arasında mümkün olduğunca en yakın olanını tercih etmek vb. pek çok tüketici dayanışma grubunda zaten kullanılan ilkelerden bahsediyoruz burada.
Diğer işleyiş koşulları ise şu anda zaten grubumuzda geçerli olan ön ödeme, üyelik aidatı ve düzenli işbölümü katkısı gibi koşullar. Bu koşullar şu an için mevcut halleri ile geçerli olacak şekilde tüketici dayanışma grubu facebook sayfası kurulduktan sonra, o grubun kendi çerçevesi içinde ayrıca yeniden değerlendirilip, son haline getirilecek.
Mevcut haliyle elimizdeki kayıtlarda üye aidatı ve ön ödeme katkısında eksiklik olmayan arkadaşlar doğrudan yeni gruba aktarılırken, henüz böyle bir kaydı olmayan ya da eksiği olan ama alışveriş talebinde bulunan arkadaşlara bu koşullar hatırlatılıp onların tercihine göre durum sonuçlandırılacak.
Bu yazıya konu olan kararlardaki karışıklıklar sebebiyle bir süredir aksamış olan aidat ve ön ödeme konusunda hesapları toparlama ve herkesin kendi hesap durumunu kendisine düzenli olarak iletme çalışması da bu kararların kabulünün ardından sonuçlandırılacak.
Yine geniş grup için olduğu gibi tüketici dayanışma grubunun da hem facebook sayfası moderatörlüğü, hem hesap sistemi takibi, hem de ürün dağıtımı gibi konularda (hemen talep ve dağıtıma girmesini beklediğimiz ama bu yazıya sebep olan karışıklıklar sebebiyle ertelediğimiz ürünler var, destek önemli ) desteğe ihtiyacı olacak. Destek verebilecek arkadaşların, yine bu ileti altında yorumlara bunu belirtmeleri çok makbule geçer.
Bu sayede tüketici dayanışma grubunun ilk destek grubu oluşup, şu anda sürdüren arkadaşlardan devralacağı işleyişi bir sonraki gruba (yaklaşık 3 aylık dönemler olabilir diye konuştuk ama grubun kendi içinde ayrıca değerlendirilecek) devredene kadar sürdürebilir.
3. Bir de bildiğiniz gibi yakın zamanda çağrısını yapıp, kurduğumuz ‘tarımsal üretim için imece’ grubumuz var  Bu gruba katkı verebileceğini söyleyen arkadaşlarımız kendi içinde iletişim araçlarını oluşturup, işleyiş ve çalışma ile ilgili toplantılarını yaparak ilerlediler.
Bu arkadaşlarımızın yapacağı çalışmanın esası, tüketici dayanışma grubu için datça içinde üretim yapmak değil. İlk çağrı metninde de belirttiğimiz şekilde asıl maksat, bir yandan datça koşullarına uygun tarımsal yöntemleri denerken, bir yandan da bu üretim sürecinde deneyim ve bilgi edinmek. Yani bu grubu, geniş Balıkaşıran toplamının tarımsal laboratuvarı gibi görebiliriz.
Dolayısıyla burada paylaşılan bilgiler, metinler, tartışmalar mümkün olduğunca geniş facebook sayfasına da aktarılacak. Bu amaçla bu grup bir blog sayfası kurup, paylaşılan yazıları orası üzerinden genel tartışmaya açacak. Bu konuda da Balıkaşıran grubu facebook sayfası moderatörleri ile birlikte çalışılacak.
Bu gruptaki arkadaşlarımızın hepsi tüketici dayanışma grubumuzun doğal üyesi ama farklı olan tarafı bu grupta emek katkısı ile ilgili tariflerin daha net, işbölümünün ise dönemsel değil düzenli yürüyen bir imece faaliyeti şeklinde olması. Diğer gruplar gibi bu grupta ilk fırsatta kendi çalışmaları için işleyiş koşullarını kendi içinde yeniden değerlendirip, temel ilkeler ile birlikte yayınlanır hale getirecek.
Bu grupta tüketici dayanışma grubunun tamamının ihtiyaçlarını karşılayacak kadar üretim yapılması mümkün olmayabilir. Planlama şu andaki tüketici dayanışma grubunun büyüklüğünü karşılayacak şekilde yapılmaya çalışıldı, ama zaman içinde tüketici dayanışma grubunun büyümesi ya da doğal üretim yöntemlerinde verim düşmesine sebep olacak aksaklıklar vb. riskler olası. Dolayısıyla bu grubun ürettiği ürünler öncelikle onların paylaşımına, fazlası tüketici dayanışma grubunun paylaşımına sunulacak.
Zaman içinde bu gruba katılmak isteyen arkadaşlar olursa, işgücü yönetimine göre belki ikinci ve üçüncü gruplar kurulması gibi konular değerlendirilecek, çünkü bu tür bir grubun kolay organize olur bir büyüklükte sınırlı kalması daha iyi olabilir.
4. Balıkaşıran grubu içinde gündeme gelen, tartışılan, değerlendirilen konular içinde bazıları farklı yoğunluklar elde ettikçe, grubun yapısını deforme eder hale gelecektir. Hep bu konuları tartışmak isteyen arkadaşlar, geniş grubun gündemini zorlamaya başlayacaktır.
Bu tür durumlar hissedildiği anda, hemen ilgili konu ayrı bir grup olarak kendi çalışma alanını kurmak üzere organize edilmeye çalışılacak (tıbbi ve aromatik bitkiler projesinde olduğu gibi).
Bu tür ayrışma süreçleri aslında sadece yoğunluğu dengelemek ve işleyişi kolaylaştırmak için yapılacak ve bu şekilde ayrışan her konu başlığı, kendi gündeminin özet yansımasını ve tüm etkinlik, toplantı ve benzeri duyurularını, yine tüm grup üyelerinin katılımına açık olarak Balıkaşıran grubunda duyurmayı, paylaşmayı sürdürecek.

YETISTIRILECEK BITKILERIN SECIMI

Tugrul Kinikoglu

Bitki cesidi seciminde rol oynayan faktorlerin bazilari:
- bizim yeme aliskanliklarimiz. Basta olduka onemli ama zamanla gida ve tarim konusunda bilgimiz arttikca aliskanliklarimizi biraz olsun degistirebiliriz.
- bitkinin yoreye iklimsel uyumu. 
- arazinin/topragin bitkiye uyumu
- bitkinin ne kadar islah edildigi (yabani, islah edilmis, GDO'lu). Fukuoka ile asina olanlar bilir, kendisi bazi sebzeleri ozellikle yabanilestirmekten yana. Hem besin degerleri, hem de yetistirme kolayligi acisindan. Sadece gorunusu ya da tadi icin islah edilen bitkilerin besin iceriklerinin olumsuz yonde degistigi artik yaygin bir sekilde kabul goruyor. Yeme aliskanliklarimizla cok ilgili bir konu.
- tek yillik/cok yillik olusu. Tek yillik bitki tarimi, tohum alma, cimlendirip fide yapma, topragi isleme ve rakip bitkiler ile mucadele, sulama ihtiyaci vs. gibi nedenlerle bircok dezavantaja sahip. Besin ihtiyacimizi ne kadar cok yillik bitkilerden karsilayabilirsek dogaya o kadar az mudahale etmis ve isimizi o kadar kolaylastirmis oluyoruz.
- bir kerelik mi yoksa defalarca kere mi urun verdigi (ispanak / pazi). 
- bakim ihtiyaci/zararlilara dayanikliligi. Surdurulebilir ve doga dostu bir tarim icin ne kadar urun icin ne kadar emek, enerji, para harcadik, degdi mi sorusunu sormaliyiz. Zararlilarla dogal yontemlerle mucadele yollarini arastirirken unutmamaliyizki en kolay mucadele, zararli baskisinin cok fazla oldugu urunleri hic secmemek. Konu yine yeme aliskanliklarinin evrimine geliyor.
- Urunun gerektirdigi alan.
- ...

Sizce urun seciminde nelere dikkat etmeliyiz?

Dilek Dundar:

Masanobu Fukuoka ve Doğal Tarım Yolu kitabından örnekler alınarak yapılabilir sistemi bir kere kuruyorsun sonra devam ediyor
https://www.youtube.com/watch?v=t8gwbTrhoVU&feature=share

Yasin Kolasin:
Fukuoka'nın yöntemlerinin başarısı tartışılmaz ancak onun uygulamalarının Japonya ikliminde yapıldığını gözardı edemeyiz. Japonya yıllık 1500 mm lerde yağış alan, ve yılın her ayı yağış alan bir iklim kuşağında yer alıyor. 
Biz ise yıllık ortalama 600 mm yağış alıyoruz, yılın 4 ayı tek damla bile yağış yok. Fukuoka’nın yöntemlerinden, yaklaşımlarından esinlenebiliriz, ama o şekilde hiçbir müdahale etmeden kendi kendine yetişsin sebzeler, meyveler olmaz maalesef.
Bence beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmeye çalışmak biraz zorlama olur. Dünyanın en sağlıklı beslenme tiplerinden Akdeniz diyetinin olduğu bu topraklarda, envai çeşit sebze meyve yetişebiliyorken neden mahrum kalalım.  
Toprağı tüketmeden, onu kompost, hayvan gübresi, mineraller gibi sürdürülebilir gübrelemelerle sürekli besler, verimliliğini korursak, doğal kaynakları tüketmeden, zehir kullanmadan da her şeyi üretebiliriz. Bu başarılırsa üretim zaten kendiliğinden kolaylaşacaktır. Mineral dengesi olan bir toprak, daha sağlıklı, hastalıklara ve zararlılara karşı dirençli bitkiler ve ürünler verecektir. Bizim konsantre olmamız gereken konu mümkün olduğunca çok çeşit tohum deneyerek en uygun dirençli domatesi, en dayanıklı besleyici buğdayı, vs. bulmak olmalı diye düşünüyorum.

Dilek Dundar:
Sadece Japonya da değil dünyanın çeşitli ülkelerinde çalışmalar yapmış sıra dışı birisi bu grupta Balıkaşıran olduğununa göre sıra dışı çalışmalar yapması bazı ezberleri bozması gerekir diye düşünüyorum. Pirinç yetiştirelim beslenmemizi değiştirelim demedim ki kitap zaten başlı başına bir felsefe doğaya bakış açısını değiştiriyor. Yunanistan da çalışmalar var onlarla iletişime geçilebilir Yunanistan iklimi bize çok uzak değil hedefleri zaten doğal tarım çiftlikleri kurmak.
DOĞAL TARIM MERKEZİ'NİN HEDEFLERİ
1- Yunanistan ve diğer ülkelerde doğal tarım çiftlikleri ve sebze bahçelerinin kurulması
2- Verimsiz dağları ve çölleri tohum ekimleri yolu ile yeniden bitkilendirme çalışmaları.
3-Çevre bilinci eğitiminde ilk ve orta öğrenimdeki öğrenciler için uygulamalı eğitimler.
4- Tohumlandırma ile ilgili etkinlerde kullanılmak üzere tohum toplanması.

Yasin Kolasin:
Dilek Hanım beni yanlış anladınız, ya da ben yazıda tam ayırmamışım. Beslenme ile ilgili, ikinci paragraftan itibaren yazdıklarım Tuğrul’un yazısıyla ilgiliydi. Zararlı baskısının çok olduğu ürünleri seçmemek, yeme alışkanlıklarımızın evrimi ile ilgili görüşüne karşı yazmıştım. 
Fukuoka yöntemlerine hayranlık duyarım, beni çok etkilemiş, bana yön vermiş birisi. Çalışmalarını çok detaylı inceledim, ve yıllar önce Datça’da tarıma başladığımda onun yöntemlerinden de esinlendim. İlk 2 sene boyunca araziyi hiç sürmedim, ağaçların dibine saman malcı uyguladım, zaten sertifikalı organik olduğu için hiçbir kimyasal kullanmadım, tamamen bitki köklenli ilaçlarla mücadele ettim. Ancak ilerleyen yıllarda gördüm ki bizim iklim kuşağımız başka çözümler gerektiriyor. Kimyasalsız gayet güzel oluyor ama hiç müdahalesiz olmuyor. İsteyenlere doğal bitki örtüsünün arasında kalmış ağaçların halini gösterebilirim. Kaldı ki bunlar ağaç, tek yıllıklar daha da zor. 
Eğer sulamadan, hiç müdahale etmeden bitkilerin kendi başına büyümelerini istiyorsak, sadece bitkilerin dibinde değil, tam sahada çok kalın bir malçlamayla belki olabilir, ama o da rüzgara karşı tutunabilir mi emin değilim. Her sene yenilemek gerekir. Yine de mutlaka arazinin bir kısmında denenmeli, ve ekonomik analizi yapılmalı. Çok işçilik gerektirmemeli.
Yunanistan’daki örneği merakla inceledim, çok teknik detay verilmemiş, ama arazilerinin konumuna baktığımızda, ülkenin en kuzeyinde yılın 12 ayı yağış alan bir yerde kurulmuş. Datça için çok doğru bir örnek değil. Yine de iletişime geçip bilgi alışverişinde bulunmak lazım.

Tugrul Kinikoglu:
Sanirim konunun 2 boyutu var:
1. Yeme aliskanliklarimizin urun secimine etkisi
2. Fukuoka'nin dogal tarim yonteminin adaptasyonu
Ilk konu ile ilgili olarak, sebze meyve cesitliliginde sansli bolgelerden birinde oldugumuza ve ailelerimizin yeme aliskanliklarinin genellikle saglikli olduguna ben de katiliyorum. Ancak olay son yillarda giderek hizlanan bir sekilde degisiyor:
1. Ticaretin artmasi ile birlikte farkli cografyalarin urunleri soframiza geliyor, once herkese degisik gelen bu urunler zaman icinde aliskanliklari degistirerek aranan urunler oluyor. Bunlarin kimilerinin uretim kosullari bize uymadigimdan daha yuksek maliyetlerle (seralar, ilaclamalar, vs.) uretim zorlaniyor.
2. Yillardir yedigimiz sebze ve meyvelerin surekli yeni cesitleri yaratiliyor, cogu hibrit bu cesitler eskilerinden cok daha iri, tatli, ... Eskiden kavunlarin cok daha tatsiz oldugunu ve cogu zaman seker serperek yedigimizi bu gruptan pek cok kisi hatirlar. Ayni sekilde cilekler artik cok daha tatli. Anamur muzu diye aldigimiz muzlarin artik cikitalara ne kadar benzedigini goruyorsunuzdur. Kizlan'in eski kalin kabuklu, iri siyah cekirdekli karpuzu gectigimiz birkac yil icinde neredeyse kayboldu. Yine buranin ince uzun patlicanlarini alan kalmadigi gibi artik ureten de pek yok. Bir surpriz olup bir koylu teyzenin sandigindan 30-40 yillik tohumlar bulsak ve hepsi de cimlense elde edecegimiz urunlerin bugunku cesitlere gore cok farkli olabilecegini dusunuyorum.
Kimse hic sebep yokken daha lezzetli buldugu bir tur yerine baska bir tur tuketmek istemez. Ancak eger bu lezzetli tur (biraz abartarak soyluyorum) besin icerigi acisindan daha zayifsa, daha cok su, gubre, ilac, bakim istiyorsa, o zaman belki uclara savrulmadan ara cozumler arayabiliriz. Yani ornegin oyle bir kavunda karar kilariz ki hos kokulu ama biraz daha az tatlidir ve verimi dusuktur ama su ve toprak ihtiyaclari daha mutevazidir. Bu secim sonucu daha besleyici, tadi alistigimizdan biraz farkli ve daha pahali bir kavun elde etmis oluruz.
Burada daha pahali dedigimiz kavunun aslinda toplam maliyet olarak daha ucuz, daha ucuz dedigimiz kavunun ise toplam maliyetler acisindan daha pahali oldugunun acik oldugunu varsayiyorum. Bu konuda da gerek olursa ayrica tartisabiliriz.
Sonuc olarak amacimiz lezzet, besin degeri, boyut, gorunus, ekolojik maliyet, emek, vs.. gibi seyleri en iyi dengeledigini dusundugumuz urunleri zaman icinde belirlemek ve onlara yonelmek olmali.

Tugrul Kinikoglu:
Fukuoka her okuyani derinden etkileyen, benim dogrudan tanidigim pek cok insanin hayatini koklu olarak degistirmeyi becerebilmis bir kisi. Ancak ogretisinin felsefik yani daha guclu. Pratik yontem ise kendi cografyasi icin (yillik yagisinin ciddi bir kismini yazin alan bir yer) ozel tasarlanmis bir yontem. Bu yontemin temel prensipleri her cografyada esas alinarak adaptasyonlar yapilabilir (bizim de icinde bulundugumuz bir grup insan buna ugrasiyor). Ancak ne yazikki yayginlasmakta ve basarili ornekler yaratmakta zorlaniyor. Japonya'da dahi hala pek uygulanmiyor. Dunyada birkac tane cok ugrasan ama hala etrafina basarili bir ornek diye gosterilmekte zorlanan ciftlik var. Yunanistan'daki merkezin durumu da benzer.
Buradaki onemli etmenlerden biri Fukuoka yaklasiminin insandan bekledigi felsefik donusum. Zaten kendisi de "benim asil amacim tarim degil insanin gelistirilmesi ve mukemmellestirilmesidir" diyor. Kendisi ile, diger insanlarla ve doga ile Fukuoka'nin ongordugu sekilde iliskiler kurabilen bir insanin gayet basarili bulacagi bir Dogal Tarim ciftligi henuz bu donusumu yasamamis insanlar icin basarizin bir deneme olarak degerlendirilebiliyor.  
Doga ile calismak, kendi urunlerimizi uretmek kacinilmaz olarak bizi de zaman icinde donusturecek. Bunu yaparken zaten yola dogayla kavga ederek degil, dogayla birlikte calismak gibi ilkelerle cikiyoruz. Ancak yolun henuz cok basinda oldugumuzdan tecrubelerimizi biraz artirana kadar yenilikci dogal yaklasimlarla genelde kabul gormus yontemleri iyi bir sekilde dengelememiz sart. Hatta baslarda, az sayidaki temel ilkemizle celismemek kaydiyla, bu konudaki yol gostericiligi, su anki ozel durumda Sait beye vermemiz lazim. 
Yillar gecip, tecrube ve bilgimiz arttikca onerecegimiz degisik tekniklerin kabul gorme, benimsenme, basarili olma sansi da artacak. Boylece belli bir bolgenin uretim sureclerinde olumlu degisiklikler yapma hayalimiz de gercege daha cok yaklasacak. O zaman gelene kadar deneysel yontemleri, deneysel tohumlari vs. daha kucuk alanlarda, hatta ortak alanda zorluk yaratacaksa (cok farkli bir surec, cesitli tohumlarin biribirini dolleyerek bozulmasi, vs.) kendi bahcelerimizde ya da ayri alanlarda denemekte fayda var.

SUSUZ TARM

Yasin Kolasin
Su problemi gerçekten de ilerisi için önemli bir sorun olacak. Yıllık 600mm ortalamasındaki yağışlar yeraltı sularını çok az besleyebiliyor. Peki, sadece yağmur suyuyla tarım yapabilmek mümkün mü? Evet mümkün. Kışlık sebze ve tahılların dışında, yazlık sebze ve meyveler için de sadece yağmur suyunu kullanarak tarım yapılabilir, yapılıyor da.
Dry-farming, kuru ziraat veya susuz tarım olarak adlandırılan bir dizi ziraat tekniği ile kışın yağan yağmurun toprak tarafından maksimum şekilde alınarak derinlere kadar emilmesini sağlayıp, yazın da bu suyun buharlaşmasını engelleyecek ve yavaşlatacak bir dizi uygulamayla susuz ürün yetiştirmek mümkün. Tabi bu sadece ilkbahar da ekilip yaz başı ve ortasında alınacak ilk mahsüller için. Yaz başında dikilen, ikinci mahsül için susuz tarım mümkün değil.
Çok detaya inmeden susuz tarımı özetlersek:
Sonbaharda ilk yağmurlardan hemen sonra toprak derince (20-25cm) sürülüp, kış boyunca yağacak yağmurun toprak tarafından iyice derinlere nüfuz edecek şekilde alması sağlanır. Toprağın suyu emme kapasitesi, (Datça’daki toprak yapısında) 3 metre derinliğe kadar 600mm civarında olduğundan,daha derinlere nemin inmesinin sağlanması açısından bu sürüm çok önemli. Aksi takdirde toprak suyu kusar ve akıp gitmesine veya hızla buharlaşmasına sebep olur. Yapılan çeşitli denemelerde ispatlandığı üzere, sonbahar sürümü toprağa fazladan 200 mm civarında su kazandırabiliyor.
Daha sonra ürünler tarlaya dikilip, köklenmesi beklenir. Bu işlem Mart-Nisan aylarında toprak ısısı filizlenme için ideal düzeye geldiğinde yapılmalı. Bazı bitkiler direk tohumdan olabileceği gibi, kimisi erkenden korunaklı sera-ocaklarda önce fide yapılıp sonra dikilir.
Mart-Nisan-Mayıs aylarında yağışlar azalarak devam etse de, hava ısısı artacağından topraktaki suyun buharlaşması da başlar, buna bitkilerin topraktan almaya başladığı suyu da eklersek, ciddi bir su eksilmesi başlar.
Bu noktada topraktaki kıştan depolanan suyun buharlaşmasını engellememiz gerekir. Buharlaşma havaların ısınması ve toprak yüzeyinin kurumasıyla kapiler kanalların açılması, yani kılcal çatlakların oluşması, şeklinde gerçekleşir. Bunu engellemenin iki yolu var, ya toprağa kalınca bir malçlama yapılacak ya da toprak çok hafif şekilde yüzeysel olarak sürülecek veya çapalanacak. Yapılan çapalama toprağı ufalayacağından kapiler kanalları tıkar ve suyun buharlaşmasını engeller. Ayrıca toprağın yüzeyinin kurumasını hızlandırarak, toprağın kendi kendini malçlamasını sağlar. Bu işlem her ciddi yağmurdan sonra tekrarlanırsa, buharlaşma minimuma iner. Hatta yaza girildiğinde, ısının iyice arttığı dönemde, yine çapalama yapılarak bu sefer yeraltındaki suyun yukarı çıkmasını sağlamak için toprak üzeri karıştırılır ve böylece aşağıdan yukarı suyun harektelenmesi sağlanır, hemen ardından silindir benzeri bir uygulamayla toprak sıkıştırılır ve yukarı çıkan su hapsedilir. Böylece bitkiler sulanmış olur.
Susuz tarımda yetiştirilen bitkiler, sulu tarıma göre çok daha derin kök attıklarından, toprağın alt katmanlarından da besin alırlar, bu sebeple içerikleri daha zengindir, aromaları çok daha fazladır. Yurtdışında ayrı raflarda, daha yüksek fiyatlardan satılırlar. Ayrıca su verilmediğinden daha az yabani ot çıkar, nem az olduğundan daha az hastalık ve mantar görülür. Bu da çok daha sürdürülebilir, temiz bir tarım yapılmasını kolaylaştırır.
Datça, uygun iklimi ve yağış rejimiyle, susuz tarım için çok uygun. Bu sayede köylünün güz domatesi, patates gibi hem kar ettirmeyen hem de yeraltı sularını tüketip, toprakları zehirleyen tipteki tarımı bırakması sağlanabilir. Balıkaşıran deneme üretimiyle buna örnek olabilir. Bu sene için belki erken ama seneye daha iyi organize olunduğunda denemelere başlanabilir.
TUGRUL KINIKOGLU:
Topragi devirmeden (alt ust etmeden) cizerek yapmak mumkun olabilir mi? Bir de sonbahar ilk yagmurlardan sonra topragin alt tarafini traktor ile sikistirma riski daha az degil mi? Yine de traktorun daha hafif alternatifleri var mi acaba? Uzun vadede yanlarinda yollari olan sabit/kalici sebze yataklari bir cozum olabilir mi?

YASIN KOLASIN:
Tabii ki, riper kullanarak, hatta daha derin şekilde, ama toprağı alt üst etmeden (yani pulluk kullanmadan) sürmek mümkün. Sonbahar sürümü yağmurlar başlamadan önce de olabilir ama kuru toprak, sürüldükten sonra iyice ufalanarak rüzgar erozyonuna uğrayabilir. Traktörün toprağı sıkıştırması, bitkilerin kök atmasına engel olacak düzeyde olmuyor. Kuru tarım sayesinde, sulu tarıma göre 2-3 kat daha derine kök atan bitkiler, toprağın alt kısmının sürekli çalışmasını, havalanmasını sağlıyorlar. Sabit sebze yatağı, belki kalınca bir organik malçlamayla denenebilir. Böylece sürmeden kuru tarım denenebilir. Ama dünyada, bizim iklim kuşağında pek örneği yok.

Balikasiran'da Tarim

Tugrul Kinikoglu

Sait beyin bahcesinde ilk ciddi denemelerini yapacagimiz toplum destekli tarim modeli aslinda Balikasiran grubunun Datca yarimadasina butuncul bakisinin elemanlarindan birisi. Bu bakis yarimadanin yapilasmasindan insan yerleskeleri ile dogal alanlarin iliskisine, yarimada olceginde su yonetiminden atiklarin degerlendirilmesine, doga dostu gelir kaynaklarindan saglam/kalici insan iliskileri agina kadar pek cok konuyu kapsadigindan tarim/bahce konusunu da bu yaklasim icinde degerlendirmemiz gerekiyor. Haliyle bu cerceve bizim hangi urunleri ne zaman, nasil sureclerle, kim tarafindan uretecegimiz konusunu etkiliyor. Toplantilarda hep dile getirdigimiz gibi ilacsiz/saglikli sebzeye ulasim, tarimsal faaliyetin cok onemli olmakla birlikte sadece bir yonu.
Bu arka planin uzerine su konusu ile baslayalim.
1. Biliyorsunuz ulkemiz su zengini degil, Turkiye'nin cogu yerine gore yillik yagisimiz daha yuksek olsa da yarimadada durum daha kotu cunku yagislar yila dengeli dagilmiyor, bu da tarimsal aktivite acisindan istenmeyen bir durum. Ustelik mevcut durum iklim degisikligi ile daha da kotuye gidecek gibi. Gecen yil bir onceki yilin yarisi kadar bir yagis aldik. Cogu koylu bu derece kurak bir kis hatirlamadiklarini soyluyor. Daglardaki kurakliga dayanikli calilardan/agaclardan kuruyanlar oldu. Bu yil ise gecen senenin de yarisindayiz su an itibari ile. Onumuzde verimli yagis gunleri neredeyse 30-45 gun, acigi kapatmak icin cok olaganustu yagislar olmasi gerekiyor. Yani bu yaz durum gecen senekinden daha kotu olacak gibi.
2. Permakultur benzeri dogal tarim yontemleri su ihtiyaci icin yagis butcesini asmamak gerektigini ve ana kaynak olarak yagislarin kullanilmasini oneriyor. Yeralti sulari daha cok gerekirse destek olarak kullaniliyor. Artezyen kuyularinin ana sulama kaynagi olarak kullanilmasinin yeralti kaynaklari ve toprak uzerindeki etkisi cok olumsuz. Ozellikle bizim gibi neredeyse ada gibi bir cografyada. Derin kuyu kullanimi bir taraftan suyu harcarken diger taraftan da enerji harciyor. Hatirlarsaniz Sait beyin masraf olarak sozunu etmege deger buldugu tek kalem sulama enerji masrafi idi.
3. Su harcamasini minimize ettikten sonra yagisin toprak tarafindan en iyi sekilde emilmesini ve tutulmasini saglayacak tedbirler de gerekiyor. Bunlar topragin sikismasini engelleyerek gozenekli bir yapida kalmasini saglamak, icindeki organik madde miktarini artirmak, icindeki yasami cogaltmak, organik madde ile ortuleyerek yagmur kaynakli kaymaklanmalari onlemek, yuzey akislarini yakalayacak toprak yapilari olusturmak, vs...
Topragin su tutma kapasitesini artirmak icin yapilacak seylerin bazilari hizlica yapilabilecek seyler, ornegin egime dik olarak surmek ya da dikimleri es yukseltide yapmak. Ancak bazilari ise zaman icinde yavas yavas yapabilecegimiz seyler. (Tam da bu yuzden bir kere islemeye basladigimiz araziye yatirim yapmamiz gerekeceginden mumkun olsa da bir daha birakmasak!)
Bu asamada su ile ilgili yapabilecegimiz en hizli ve sonuca etkisi en buyuk olacak sey dogru zamanda dogru bitkileri secmek. Bir sonraki yazida bunu tartisalim.